Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), Afyon Kocatepe, Sivas Yüzüncü Yıl ve Çukurova üniversitelerinin paydaş olduğu, “İzmir İli Diri Faylarının Paleosismolojik Analizi ve Deprem Potansiyeli” konulu proje kapsamında, Gümüldür fayında hendek açılarak inceleme başlatıldı.

Uzmanlar; daha önce üzerinde hiç araştırma yapılmayan Gümüldür Fayı’nın 6.8 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli olduğunu belirterek, hendeğin; İzmir’in ve çevresinde meydana gelebilecek olası bir büyük depreme ne kadar süresi kaldığına ilişkin ip uçları vereceğini kaydetti.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bu tür projelerde Araştırma Üniversitesi misyonu gereği öncü kurum durumunda olduğunu belirten Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, projede görev alan akademisyenlerin, İzmir'deki 17 diri faydan biri olan Gümüldür fayını ilk kez incelediğini söyledi. Prof. Dr. Sözbilir, kazılan hendeğin ve faydan alınan örneklerin, depremden daha az etkilenmek adına alınabilecek önemli veriler sağlayacağını kaydederek, “Gümüldür fayı, deprem üretme potansiyeli çok yüksek olan; Payamlı ve Özdere arasında kalan bölgede, 30 kilometre uzunluğunda ve Kuşadası Körfezi’nin kuzey sınırını oluşturan bir fay niteliğinde. Açtığımız hendek ile fay kesitinden örnek alarak eski depremlerin yaşını bulmak için inceleme yapacağız. Sonrasında ise fayın özellikleri, geçmişte ürettiği depremler ve üretme sıklıkları gibi sonuçlara ulaşmayı planlıyoruz. Kazılan hendek ve alınan örnekler; bizlere fayın ne büyüklükte deprem üretebileceğini, üretme periyodunu ve bunun sonucunda da alınabilecek önlemleri gösterecek” diye konuştu.

‘SAMOS DEPREMİNE CEVAP VEREBİLİR’

Gümüldür fayının, 3 yıl önce Samos’ta meydana gelen büyük depremin en yakınındaki fay olduğunu belirten DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Gümüldür fayının, 3 yıl önce meydana gelen Samos depreminin enerjisine cevap verme durumunu da araştırıyoruz. Elde edilecek veriler kamu kurumlarıyla paylaşılacak ve alınacak tedbirlerin temelini oluşturacak” dedi. Sözbilir, ülkemizde Paleosismoloji (depremler oluştuktan çok sonra eski deprem izlerinin araştırılması) eğitimi alan kişilerin çok az olduğunu ifade ederek, “son 10 yıldır yürüttüğümüz TUBİTAK projeleri ile Paleosismoloji alanında yüksek lisans ve Doktora öğrencileri de yetiştiriyoruz. Araştırma Üniversitemizin vizyonuna uygun olarak bölgesel araştırmalar yapıyoruz ve geleceğin bilim insanlarıyla birlikte kentimiz adına önemli bulgulara ulaşıyoruz” dedi.