Filistin'de devam eden çatışmalar, İsrail-Filistin ihtilafında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. İsrail'in Gazze'ye başlattığı operasyon, bölgeyi derin bir krize sürüklemiş durumda. Hamas ve İslami Cihad militanları, İsrail topraklarına girdi ve şiddetli çatışmalar başladı.

Filistinlilerin Uzun Süredir Yaşadığı Sıkışmışlık

İsrail-Filistin ihtilafında Filistinliler açısından uzun süredir bir sıkışmışlık yaşanıyordu. İsrail'de yerleşimcilerin, ultra Ortodoks Yahudilerin ve Siyonistlerin hakim olduğu aşırı sağcı hükümet, "karşılıklı tanınmış sınırlar içinde, yan yana yaşayan İsrail ve Filistin" temelindeki iki devletli çözümü adeta çöpe attı.

İsrail, Arap Barış Planı'nda öngörüldüğünün aksine, işgal altındaki topraklardan çekilmeden, Filistinlilere haklarını vermeden Arap ülkeleriyle normalleşmeye geçti. Ultra Ortodoks ve aşırı milliyetçi Yahudiler, İsrail güvenlik güçlerinin koruması altında Haremi Şerif’te ve Doğu Kudüs’te sadece Filistinlilerin değil, Arap ve Müslüman dünyasının tepkisini çeken uygulamalarını artırdılar.

Filistinli Direnişin Yeni Yüzü

Filistinlilerin, bir noktada, bu yaşananlara tepki göstermesi bekleniyordu. Ama intihar saldırıları, kitlesel protestolar gibi bilinen metotlar yerine, 1973 Ekim savaşının yıldönümünde, Gazze’den çıkan yüzlerce silahlı milis, İsrail topraklarına girdi. Bu olay, İsrail'in 2005 yılında tamamen çekildiği Gazze'nin, Hamas’ın kontrolünde olduğu bir gerçeğiyle daha da karmaşık hale geldi.

Hamas ve İslami Cihad militanları, önce İsrail ile Gazze Şeridi arasında, kuzey sınırdaki ana giriş kapısı olan Eres'i ele geçirdiler, Gazze’yi çevreleyen tel örgülerde delikler açtılar, teller boyunca nöbet bekleyen tankları imha ettiler, karakolları ve askeri gözlem noktalarını bastılar, İsrailli askerleri öldürdüler veya esir ettiler.

İsrail'in Hazırlıksızlığı

İsrail güvenlik teşkilatının böylesine büyük çaplı bir operasyonun hazırlıklarını yakalayamamış olması, uyuması, ayrıca sürekli alarm halinde ve tetikte bulunduğu varsayılan bir ordunun bu kadar hazırlıksız olması ve gafil avlanması herkesi çok şaşırttı. Bunun neden böyle olduğu hakkında İsrail yetkilileri araştırma, soruşturma yapacaktır ama İsrail'deki mevcut siyasi ortamın ve toplumdaki bölünmenin, başlarına gelende mutlaka etkisi olmuştur.

Arap Ülkelerinin Tutumu

Arap ülkelerinin yaklaşımı da önemli taşıyor. Bundan 20-30 yıl önce olsa, en azından bazı Arap ülkelerinin cepheye katılması beklenebilirdi ama şimdi böyle bir şey pek söz konusu değil. Muhtelif Arap ülkelerinde düzenlenen Filistinlilere destek gösterilerinin de bu durumu değiştirmesi beklenmemeli.

Türkiye'nin Dış Politikası

Türkiye'nin dış politikası da bu krize etki ediyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dengeli ve serinkanlı açıklamaları, bölgedeki tansiyonu düşürmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak İsrail'in Gazze'ye saldırılarında sivil ölümlerin artmasına Türkiye'nin tepkisi ve Hamas'ın liderlerinin Türkiye'de bulunmasına İsrail’in tavrı, önümüzdeki günlerde farklı bir tablo ortaya çıkarabilir.

Sonuç ve Belirsizlik

Sonuç ne şekilde tezahür ederse etsin, bu travma İsrail halkına yapışıp kalacaktır. Gazze’den başlayan fırtınanın ne şekilde ve ne zaman duracağını, sonuçlarının ne olacağını kestirmek güç. İsrail Başbakanı Netanyahu, Hamas’ın yok edileceğini söyledi. Filistinli gruplar da İsrail’i yok edeceklerini ifade ediyorlar. Ancak burada kimsenin kimseyi dünya yüzünden silebilmesi mümkün değil. İsrail-Filistin ihtilafında yok etme temelinde değil, ancak, yan yana var olma temelinde bir çözüm bulunabilir.