Dünyaya ‘öylesine’ gelmediğimizi 2020 yılında net bir biçimde anladığımızı düşünüyorum. Hayatın denklemine henüz vâkıf bile olamayışımız bir yana, bunun için bir çabamız da yokmuş açıkcası. İşte bu tam olarak ‘acı’!
Ben biraz fazla merak ediyorum dünyayı ve insanı. Bilinci ve bilinçdışı davranışları. Hayatı ve hayatı araştıranların bulgularını. Mesela yapay zekâyı ya da bilişim teknolojilerinin geldiği noktayı.
Son bir ayda bu alanda radarıma takılanlar şöyle;
Peki, bu arada siz neler yaptınız? Komşunun çocuğu sınavdan kaç almış? Öğretmen karneye hangi notu düşmüş? Ayy, vah vah! Demek en sevdiğiniz kazağınıza çamaşır suyu değmiş. Ne, televizyonda yine ‘o’ dizi mi varmış? Hay Allah, demek öyle demiş de, inandıramamış! Tüh, gördün mü bak; yine yeni ev mi almış!
Bunların hiçbirini amacından farklı bir şeyi işaret etmek için söylemiyoruz elbette ve fakat artık vazgeçmezsek, ne gidecek yerimiz ne de bunlara üzülecek zamanımız kalacak. Bunu hep birlikte görelim istiyorum sadece.
Çocuklarımızın geleceğine dair fikir yürüterek başlayabiliriz işe.
Daha az izleyebiliriz.
Daha çok kendimize bakabiliriz.
Daha fazla düşünüp,
Daha az konuşabiliriz.
Daha iyi anlamaya çalışabiliriz.
Daha yakından başlayabiliriz.
Daha güzel ifade edebiliriz.
Daha naif davranabiliriz.
Daha sakin ilerleyebiliriz.
Daha tutarlı gözlemler yapabiliriz.
Daha çelişkili alanlara yönelip, anlamaya çalışabiliriz.
Üstelik bunları yalnız ve yalnız biz istersek yapabiliriz.
Neden şimdi başlamıyoruz?