Herkes birbirini sevecek diye bir şey yok ya. Kimi sever karşılık bulur bu hayatta cenneti yaşar, bazıları ise sever ve bunun acısını bir ömür çeker. Bizim yaşadığımız her şey ikinci şıkta gizli. Seviyoruz ama bu sevginin sadece acısını çekip, eziyetini görüyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki sen zaten hep eleştiriyorsun. Bende diyorum ki herkes neyi ararsa onu bulur, kusur arayan kendine baksın. Nereden baksan kırk yıldır değişmeyen ve artık Mecnunun Leylaya aşkı gibi efsane olan adına şiirler bile yazılan bir bağdan bahsediyorum. Karşılıksız aşkın anatomisi. Kahramanmaraş hep karşılıksız sevmiş. Sevgisine karşılık görmemiş gene sevmiş. Nasipsiz olmuş gene sevmiş. Kandırılmış daha çok sevmiş. Edesin diyen, bacısın diyen, Müslümansın diyen, allısın pullusun diyen herkes ayağını sürüye sürüye gelmiş ne istediyse almış çekmiş gitmiş. Kahramanmaraş halkının Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sevgisini herkes biliyor. Biliyor bilmesine de kuru kuruya sevgi de artık karın doyurmuyor değil mi? Sayın Cumhurbaşkanı bu şehrin desteğine, sevgisine ne zaman karşılık verecek diye beklemekten ağaç olduk. Ne dersiniz sizce de bu aşk bir gün karşılık bulacak mı?

Yıllardır anlatıla gelen Malik Bin Ester’in ahı belki de doğrudur ne dersiniz? Anlatılana göre 7. Yüzyılda İslam Orduları Kahramanmaraş’a sefere gelir. Ordunun başında da Hz. Ali’nin en sevdiği komutanlarından Malik Bin Ester vardır. Malik Bin Ester burada savaşırken kolunu kaybeder ve kan kaybından hayatını kaybeder. Yardım etmeyen Maraş ahalisine de “İki yakanız bir araya gelmesin. Yüzünüz gülmesin”diye beddua eder. Kurtuluş Savaşında da kendi kendini kurtarmak zorunda kalan ve bir kıvılcımla kendi kaderini tayin eden Kahramanmaraş’ın gerçekten de oldubitti bir türlü yüzü gülmemiş. Savaşlarda yıkılmış, depremlerde yerle bir olmuş yani Kahramanmaraş’ın başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiş. Komşularına da yardıma koşmuş. Antep’e gitmiş, Urfa’ya gitmiş yok anam babam komşulardan yana da yüzü gülmemiş. Oy vermiş, gönül vermiş gene de yüzü gülmemiş. Ondandır belki de Maraşlının bağrı yanık. Şiir yazar, kitap yazar, saz çalar derdini dağa taşa yazar ama aşkını hep karşılıksız yaşar.

Gene büyük beklentilere girip bir iki aylığına bunun acısını çekip sonra ne varsa unutup gene sazı elimize alma dönemine girdik. Yeni Kabine açıklandı. Bize umut diye gönderilen Adana Milletvekili Eski Tarım Bakanı Sayın Vahit Kirişçi de Kahramanmaraş Milletvekili olarak 13 gün Bakanlık koltuğunda kaldı ve nasipsizliğimizden nasibini aldı. Hoş geldin edem kaybedenler kulübüne de sefalar getirdin. Şimdi gene birileri çıkacak beni hain ilan edecek. Sonra da yahu Serdar sen bizdensin gel hele yamacıma deyip bir bardak çay içirip yollayacaklar kürkçü dükkanına. Benim ne kendimi anlatmaya ihtiyacım var ne de beni birilerinin sevmesine. Benim önceliğim memleket. Memleket yerle bir oldu hala birileri sövecek, dövecek adam arıyor. Aslanım memleket yanıyor yanıyor laf edip edebiyat yapacağınıza bir kova su dök. Bir avuç toprak at. Vicdansız gel de şu memleketin enkazına bir el at. Lafa geldi mi mangalda kül bırakmayanlar iş icraata geldi mi kapı duvar. Ben konuşuyorum diye sohbetlerinde bana sallayanların hepsi yüzüme karşı ilanı aşk ediyor. Ama ben yermiyim. Tabi ki yemem! Sosyal medya hesabımda bir haftadır başkalarına göre çok sert bana göre hala çok naif ve hafif eleştiriler yapıyorum. Kapalı kapılar arkasında herkesin arkasından sallayıp memlekete bakmıyorlar diye dert yananlar arkamızı döndüğümüz zaman başlıyor vatan millet din edebiyatına. Biz herkesi aldık sattık. Hani derler ya “biz kırk kişiyiz hepimiz birbirimizi biliriz” ee yıllarca mürekkep yaladık, kalem oynattık. Hayatımız kamera karşısında geçti. Biz de anlarız insandan! Kimin ne olduğunu iyi biliriz.

Lafı uzatmanın alemi yok. Çok lafın ne bana ne de memlekete faydası da yok. Artık az konuşup çok çalışma zamanı. Yerel seçimler gelene kadar elimden geldiğince memlekette yapılan tüm hataları, tüm yanlışları, tüm ihanetleri açık açık yazacağım. Yani dertleşeceğim sizinle sevgili dostlar dertleşeceğim. Şimdilik bu sitemimi buraya not ediyorum. Artık sesli düşünelim. Sık sık görüşelim. Kalın sevgiyle.