İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Akkaya, betonarme binaların dış cephe kaplamalarının sanıldığı gibi sadece estetik değil, hayati bir yapı elemanı olduğunu vurguladı. Akkaya, “Sıva dış darbeleri sönümleyen bir kalkan gibidir, boya ise yapıyı su ve kimyasal etkilerden korur. Bu ikisi olmazsa beton çok kısa sürede karbonatlaşır ve içindeki donatılar paslanmaya başlar” dedi.

Korozyonun, yapı elemanlarında fark edilmeden ilerleyen bir tahribat şekli olduğunu belirten Prof. Dr. Akkaya, özellikle taşıyıcı kolon ve kiriş birleşim noktalarında betonun suyla temasa geçmesi halinde çelik donatıların paslandığını, bu durumun zamanla taşıma kapasitesini ciddi şekilde düşürdüğünü ifade etti.

1999 Marmara Depremi’nde yıkılan binaların yüzde 67’sinde ciddi seviyede korozyon tespit edildiğini hatırlatan Akkaya, “Bu oran bize dış cephe korumasının ne kadar kritik olduğunu net biçimde gösteriyor. Sıvasız, boyasız betonarme binalar aslında sessizce ölüme davetiye çıkarıyor” diye konuştu.

Kolon-Kiriş Birleşimleri En Kritik Nokta

Uzmanlar, özellikle kolon ve kiriş birleşim bölgelerinin korunmasının hayati önem taşıdığını belirtiyor. Bu noktaların sıva ve boya ile kaplanmaması durumunda, yapı dışarıdan sağlam görünse bile içten içe taşıma gücünü kaybedebiliyor. Bu da küçük sarsıntılarda bile yapının çökmesine yol açabiliyor.

Binalar Gözden Geçirilmeli

Prof. Dr. Akkaya, bina sahiplerini ve yöneticilerini uyararak, “Binalarınızın dış cephesinde çıplak beton varsa, yapının çürüme süreci başlamış olabilir. Derhal koruyucu sıva ve boya uygulamaları yapılmalı. Bu yalnızca estetik değil, hayati bir gerekliliktir” dedi.