Türkiye’nin hamalı biz miyiz?

Serdar Bursalı

24-06-2023 17:43

Lütfen bu nasıl tabir diye kızmayın. Anlattıkça aslında makalenin başlığında neyi kastettiğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Hamallık kutsal bir meslek. Parası olanın, işi olanın, imkânı olanın yükünü taşıyan, tabiri caiz ise ekmeğini alın terinin buram buram koktuğu bir meslek. Bizde Türkiye’nin hamalı değil miyiz? Oyu biz veririz, elektriği biz veririz, giyilen kıyafetin kuşamından tutun da sofrada ki bibere kadar bizden hatta tatlı ve dondurmamız sohbetlere haz vermez mi?

Kahramanmaraş’a ilk geldiğim sene 2002 yılıydı. Amcamların evine yerleştim. Kendime ilçe de gelecek görmediğim için şehir merkezinde kendime yeni bir yol aramaya karar verdim. Hep aklımda olan ilk günkü anımı sizlerle de paylaşayım. Kahramanmaraş’ta ilk günümde sabah erkenden uyandım ve meraklı gözlerle mahallenin neredeyse tamamının kullandığı iki uzun sokakta yürüdüm. O kadar erken saat olmasına rağmen mahşeri bir yoğunluk vardı. Yaşlılar, yetişkinler, gençler, kadınlar ve hatta çocuklar bile işe gitmek için erkenden yollara dökülmüşlerdi. Yeşilçam filmlerinin o mistik emekçi sahneleri vardır. Aklıma İstanbul’a giden taşralıların sabah erken saatlerde yollara döküldüğü o manzara geldi. Peki, ömrünü şehrin fabrikalarının makine aralarına hapsedenler güzel yaşam kurdu mu? Tabi ki hayır!

Aslında sabah erken saatlerde uyanmayı severim ama geçtiğimiz hafta yine daha erken uyandım ve 20 yıl aradan sonra o sokaktaki kalabalığı yine seyre koyuldum. Hayatını kaybedenler hariç herkes nereyse 20 yıl sonra da aynı sokaktaydı. Tek fark yetişen çocukları da yanlarında, saçlarında aklar ve belleri bükülmüş. Aynı fabrikalarda çalışıyorlar, aynı evde hayatları devam ediyor. Tek farkları artık bir arabaları var ve yüklüce de borçlular. Hayat onlara verdikleri emeğin karşılığını vermediği gibi ellerinde ne varsa onları da almış! Yani kazanan sermaye olmuş. Eğer o 20 yılda evini yapmışsa en azından kira kabusu yaşamıyordur. Yani giden hem cebinden, hem ömründen el elde baş başta derler ya aynen öyle.

Dün bir dost sohbetinde Kahramanmaraş sanayisini ve vasıflı işçilerin gelirlerini konuştuk. Bir kıyaslama yaptık. 50 yıl öncesinin ağalık düzeninden günümüzün zerrece farkı yok. Deprem sonrası şehirden gidenlere cahilce kızmışlığım oldu. Şimdi üzülüyorum ve maalesef hak veriyorum. Asgari ücrete kendisinin, eşinin ve çocuklarının hayatını teslim eden bir ailenin kendine kattığı çok az şey olduğunu görüyorum. Bursa, Denizli ya da uzağa gitmeyelim Gaziantep’te aynı işi yapan yetişmiş emekçilerin aldıkları maaşlar emin olun asgari ücretin çok üzerinde. Bir dolmuş mesafesinde aynı işi yapan bir usta emekçi komşu da 19 bin lira maaş alırken Kahramanmaraş’ta aynı emekçi 8.500 lira maaş alıyor. Yani asgari ücretin iki katı fark var. Peki, Gaziantep, Bursa ve Denizli de ki işverenler para kazanmıyor mu? Tabi ki kazanıyor. Ama vermeyi de biliyor.

O halde bizim eski Çin’den ne farkımız var?

50 yıl önce karın tokluğuna ağaya çalışan marabadan bizi ayıran ne?

Açıkçası birkaç ahlaklı iş insanın dışında çalışanın hakkına ve emeğine kul hakkı olarak bakan çok az insan var. Onları da deprem sonrası çok daha iyi gördük. Ellerini hem vicdanlarına hem de ceplerine koydular. Bazıları gibi gelen yardımları babasının malıymış gibi dağıtıp depremde çok çalıştık imajı veren sonra da kendini ahlaklı ve şerefli sananlar gibi mış gibi yapmadılar.

Şimdi neleri konuşuyoruz. Bir ev kirasının ahlaksızca ve vicdansızca 18 bin liralara kadar çıktığı günümüzde sizce sorun ekonomik nedenler mi? Yoksa aç gözlülük mü? Lafa geldi mi mangalda kül bırakmayan, mahalleyi hatta bütün şehri besler gibi konuşan sözde Müslümanlar sizi de gördük ve bir kez daha tanıdık. Ülke de ekonominin kötü gittiği bir gerçek. SpEKİekonomi neden se emeği ile hayatta kalma mücadelesi verenler için kötü. Bu köhneleşmiş sistem garibin hem ömrünü hem de gelecek nesillerinin ömründen beslenmeye devam ediyor. Emekçi terini, ömrünü ve tüm hayatını parasını kazanan iş insanına ve her fırsatta kiraya ve hayatın olmazsa olmazlarına zam yapan vicdansızlara harcıyor. Sizce de bozuk olan sadece ekonomik düzen mi? Yoksa ahlak ve adalet terazimiz mi?

 

 

DİĞER YAZILARI Onikişubat’ın Fatih'i oldu! 01-01-1970 03:00 Yanlış kararlar yarım bir şehir bırakır!  01-01-1970 03:00 Bitmeyen kavga, kaybeden şehir! 01-01-1970 03:00 Peki, biz ne zaman şehir olacağız!  01-01-1970 03:00 Başkan değil DELİ ARIYORUM DELİ!  01-01-1970 03:00 Kahramanmaraş seçimleri Şehrin geleceği mi? Şahsın geleceği mi? 01-01-1970 03:00 Koskoca Ak Parti Kahramanmaraş’ta aday bulamıyor mu? 01-01-1970 03:00 Büyükşehir'in Başkan adayları beceriksiz mi? 01-01-1970 03:00 İşleyen demir ve Büyükşehir Belediyesi!  01-01-1970 03:00 Kahramanmaraş Havalimanı Gaziantep’e mi çalışıyor? 01-01-1970 03:00 İstiklalspor şehitleri ve vicdanın sesi 01-01-1970 03:00 Germenicia müzesi yada Ede olmanın çilesi 01-01-1970 03:00 Kanayan Maraş ve Çerez yeme sırası hangi bakanda! 01-01-1970 03:00 Photoshop’la yapılan şehir otoSTOPla yolda kalır! 01-01-1970 03:00 Kahramanmaraş için en büyük tehdit! 01-01-1970 03:00 Kahramanmaraş’ta bir tek tekstilciler mi var! Atış alanı saldırısı. 01-01-1970 03:00 Kahramanmaraşlının söz hakkı bitmiş ve Bakan Beye neler söyledim! 01-01-1970 03:00 Sizce de Kahramanmaraşın beka sorunu yok mu? 01-01-1970 03:00 Kaybedenler Kulübü Kahramanmaraş! 01-01-1970 03:00 Sağlıkta istifa, siyaset ve sendika sarmalı! 01-01-1970 03:00 Bir tas çorba ve sınıfta kalan Kahramanmaraşlılar! 01-01-1970 03:00