Deveye "Boynun eğri" demişler, "Nerem doğru ki?" demiş. Devenin tabiatı bu yani yüce yaratıcı onu bu haliyle yaratmış. Peki, akıl gibi bir mucize alemde bize layık görülürken yıllarca biz bu aklımızı neden kullanmadık? Ora da bir başka söz devreye giriyor. “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker”. Olan aklımızı kullanmadık. Çile çeken bir şehir olduk.    

Yanlış insanların yanlış kararlarıyla kaybeden bir şehirde yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Yapılan tüm yatırımlar doğru planlanmış olsaydı, Kahramanmaraş şimdi kim bilir ne haldeydi? 

Günümüzde en çok feryat edilen konuların başında Havalimanı konusu geliyor. Henüz 31 yaşında Ticaret Borsası Başkanı seçilerek genç yaşta iş insanlarına liderlik yapacak kadar ileri görüşlü bir adam merhum Mehmet Balduk, 16 yıl liderlik yaptığı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanıyken Havalanı sorununu tek hamlede çözmüştü. O dönem doluluk garantisi verilen Pegasus, ihtiyacımız olan saatlerde aksatmadan tüm seferlerini gerçekleştiriyordu. Ta ki Türk Hava Yolları devreye girip Pegasu’su ve uçuş düzenini tamamen yok edene kadar! Tıkır tıkır işleyen sistem bir anda çöktü (çökertildi) ve krizi hala devam ediyor.  

İktidara en büyük desteği veren Kahramanmaraş’a sizin Bakanınız benim diyen Sayın Cumhurbaşkanı’na rağmen yatırımlarda hakkını alamayan aldığı tüm kaynakları da yanlış kullanan bir şehir olduk. Elimizi attığımız her yer başımıza bela içimize dert oldu. 

Ödül zamanı gelmişti. Şehir Hastanesi yapılacak yer belirlenmişti. Mevcut Diş Hastanesi yapılacak yere planlanan Hastane dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın talimatıyla tüm itirazlara rağmen Karacasu bölgesine kaydırıldı. Ne fay hattı dinlendi ne de mesafe dert edildi. Projesinde olmasına rağmen Deprem izalatörü bile olmayan Hastane ilk artçıda hasar alıp ilk depremde kullanılamaz hale geldi. Geride çöken Sağlık sistemi ve bitmeyen bir başka çile.  

En başından Tomsuklu bölgesi gibi tam da Sanayi alanı olması gereken bir yer varken şehrin gelişimi için biçilmiş kaftan Kavlaklı’yı Organize Sanayi alanı yaptık. 20 yıldır da Tomsuklu’yu OSB yapma mücadelesi veriyoruz. Aksu ve Erkenez gibi tarım arazilerini de OSB ilan ederek beceriksizliğimizi perçinledik. Birinci sınıf tarım alanlarını ve kaynak suyunu zehirledik. Erkenez Çayı ve Aksu zehir akıyor. Ve maalesef eskiden balık tutulan sularımız bugün nur topu gibi bir zehir kaynağı oldu. Artık yanlış saatlerde semalarımızla uçan ve genellikle Gaziantep’e inen uçaklarımızdan cennet gibi şehrimizi kara bir veba gibi saran Aksu çayının siyah manzarasını fotoğraflıyoruz.  

Binlerce ağacın Belediye eliyle kesildiği Kahraman şehrimizde tarihi Ceyhan köprüsüne ve Kılavuzlu Baraj manzarasına sahip bir mezarlık yaptık. Ee ölmüşlerimizi de düşünelim. Ahirete göçtü diye ölülerimiz bu güzelliklerden mahrum mu kalsın dedi şehrimin büyükleri. Bugün o mezarlığı da kapatıp Kapıçam’da devasa bir yeni Mezarlık sahibi olduk. Manzarası olmasa da mis gibi orman havası var. Tabi ki Şeyh Adil Mezarlığını büyüteceğiz diye Karayolarından alınan yerin bir kısmını da bir kardeşimize Petrol istasyonu olarak satmamız kimseye dokunmasın. Yanlış yatırımlar için kaynakta mı bulmayalım değil mi? 

Yetmedi yememeliydi. Bu kadar yarım ve yanlış yatırıma bir yenisi daha eklenmeliydi. Bu defa da milyonlarca lira harcayıp Türkiye’nin en büyük Lojistik merkezlerinden birini yapıp onu da hep bana diyen Holdingimize depo yapıverdik. Binlerce insan ekmek yiyor bu kadar yatırım çöp mü olsun. Varsın depo olsundu. 

Spora değinmesek bana küserler. İki tane Stadyumuz vardı. Birini depremden önce diğerini de depremden sonra bir türlü yıkılmıyor diye yıkıverdik. Deprem sonrası ilk sığınımızın 12 Şubat Stadyumu olduğunu kimse fark etmesindi ve etmedi de. Öve öve bitiremediğimiz Kahramanmaraş Sanayicileri ve Belediyelerimiz güç birliği yapıp Kahramanmaraşspor’u 1. Lige çıkaramadık. Hem Kahramanmaraşspor 3. Lige düştü hem de İstiklalspor’u 3. Lige çıkardık. Muhtemelen bu sezon iki takımımız da küme düşmemeye oynayacak. Belki de seneye ikisi de olmayacak. Bana kalsa bu yazı bir hafta sürer ama dostlarım uzun yazıyı kimse okumuyor kısa kes Aydın havası olsun diyorlar. Yazının sonuna kadar gelenlere teşekkür edip dertleşmemizi de bir sonraki yazıya bırakalım.