Yargıtay, milyonlarca özel sektör çalışanını yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Fazla mesai ücretinin hesaplanmasında imzalı bordroların dikkate alınması gerektiğine dair verilen bu karar, bir lokanta çalışanının fazla mesai talebiyle ilgili dava üzerine alındı. Ancak, uygulamada bu kararın yeterince yerine getirilmediği gözlemleniyor.

Bolu'da çalışan M.D. isimli bir garson, işten ayrıldıktan sonra resmi tatillerde fazla mesai yaptığını iddia ederek fazla mesai ücretini talep etti. İddiaları reddeden lokanta sahibi S.H., davanın mahkeme sürecinde tanık beyanlarına dayandığını belirtti. İlk Derece Mahkemesi, tanık beyanlarına dayanarak fazla mesai ücretine hükmetti. Ancak Adalet Bakanlığı, kararı kanun yararına bozulması için temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karar verdi.

Yargıtay'ın bu kararında, fazla mesai taleplerinde imzalı bordroların dikkate alınması gerektiği vurgulandı. Karara göre, fazla çalışma ücretinin hesaplanmasında işçinin imzaladığı ücret bordrolarının da esas alınması gerektiği belirtildi. İmzalı bordrolarda yazılı olan fazla çalışma süresinin dışında fazla çalışma yapıldığı iddiası ancak yazılı bir delil ile ispat edilebilecektir.

Ancak, uzmanlar ve avukatlar bu kararın uygulamada yeterince hayata geçirilmediğine dikkat çekiyorlar. İş mahkemelerinde yazılı belge yerine tanık beyanlarına daha fazla başvurulduğu, Yargıtay'ın verdiği kararların dikkate alınmadığına dair eleştiriler ortaya çıkıyor.

Avukat Cansen Erdoğan, Yargıtay'ın kararını önemli bir adım olarak değerlendiriyor, ancak uygulamada eksik kaldığını ifade ediyor. İmzalı bordroların eksik doldurulmadığı veya sahte olmadığı sürece kesin delil sayılması gerektiğini belirtiyor. Ancak, uygulamada tanık beyanlarına daha fazla başvurulduğu ve bu nedenle işçilerin fazla mesai ücretlerini ispatlamakta zorlandığı gözlemleniyor.

Fazla mesai ücreti taleplerinde işçilerin ve avukatların daha fazla yazılı belgeye odaklanması gerektiği vurgulanıyor. Yargıtay'ın kararı, işçilerin haklarını koruma yolunda önemli bir rehber niteliği taşısa da, uygulamada daha fazla bilincin oluşturulması ve kararların etkili bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiği görülüyor.