Son 20 yılda en çok ne gördün derseniz içi boş vaatler ve her sıkıştığında phoshopla hazırlanmış balon projeler derim. Mustafa Poyraz ile başlayan akım Fatih Erkoç ile devam etmişti. Oy isteyen her aday yanına bir grafik tasarımcıyı kattı ve balon projesini ortalığa atıp kaçtı. Balon patladı ama atı alan Üsküdar’ı geçti. 

     Her Belediye seçimini Cumhurbaşkanı ve grafik tasarım uzmanları kazandı. Daha dün gibi Mehmet Akif’te yapılan Fatih Erkoç’un muhteşem süper olağanüstü proje açıklamaları. Tekke uçacak, hızlı tren koşacak, şehir marka olacaktı. Sonra ne mi oldu? Tabi ki Grafik tasarımcılar çalıştı Başkanlar verdikleri sözlerin üzerine yattı. Şimdi de deprem sonrası Photoshop lar yayınlanmaya başladı bakalım kaderimiz değişecek mi?

      Bizim gibi üçüncü Dünya şehirlerinin kaderidir bu! Birileri çıkar bol keseden daha doğrusu boş keseden altın vaadler dağıtır sonra hepsi havada kalır. İlk sıralara bir kaç şibidikçi, arka sıralara oleyciler yerleşir vatandaşa gaz verilir şehir yine Ahırdağı havasını alır. Hep öyle olmadı mı? 

    Hümeyranın sessiz gemisini bilirsiniz değil mi? Sesim güzel sayılır bir gün söylerim ama şimdi size bir kesit bırakayım.

Bir çare gönüller ne giden son gemidir bu

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler

     Bizim halkımız herkesi sever, hele eline şekeri ver kırk sene sırtında taşır. Of derlerse kırk satır, aman derlerse kırk katır döversiniz beni. Az bir kafalayın sizi sizden bile savunurlar. Siz bile şaşırsınız ya ben ne mübarek bir adamım diye. Öyle işte. 

     Bizim memleketin adamı üç kuruşa çalışır, kırk beş kuruşluk edebiyat yapar. Kolayca kandırır elindeki ekmeği alırsınız hatta üstüne birde hayır duası alırsınız. Söz verin geçin vallahi hemen unutur. Yani iknası kolay şehirdir Kahramanmaraş. 

     Hep öyle olmadı mı? Mustafa Poyraz Raylı sistem, Fatih Erkoç Ağrıdağı’na Teleferik, Mahir Ünal 35 bin kişilik Stadyumu grafik tasarımla verip üstüne bir bardak su içirmedi mi? Yahu Hani Hızlı Tren, nerede yağmur gibi inen uçaklar, ne oldu otoban kıvamında yollar, nereye uçtu göçmen kuşlar. Sizi gidi sizi hemen unuttunuz değil mi? 

     Demedim mi? Bizim memleketin insanı saftır. Eline vur ekmeğini al. Başına vur şapkasını al. Vallahi birde dua alırsın. Ne ister soru sorar, ne de söz verip yapmayana hesap sorar. 

Depremin ardından altı ay geçti. 

- Şehir merkezi asbestli yıkım atıklarından geçilmez hale geldi bakın kaldırın bunu diyen yok! 

- Şehirde iki aydır Sağlık Müdürü yok aman bahane, Yahu koskoca memlekette en büyük hastahane aylardır yatıyor gık eden yok!

- Gazeteciler öldü bitti nasılsın diyen yok!  

- Şehrin yarısı susuzluktan kırılıyor bir bardak su veren yok! 

- Kış kapıya dayandı evi göçenlerden feryâd eden yok!

- Yas ile yanan yok! 

Sokaklar gümbür gümbür müzikle gezen ruhsuz eşkiyalarla dolu ölüye saygı yok!  

- Kiralar asgari ücreti geçti canı kurtulanda vicdan yok! 

- Zam, vergi derken garibanın yaşamaya mecali yok!

Demek ki herkes halinden memnun. Kaçan gitti kurtuldu. Göçen gitti kurtuldu. Depremden önce bir derdimiz şimdi bin derde boyandı göz yaşı döken yok. Hani derler ya ateş düştüğü yeri yakar. Herhalde bu şehrin derdi bir tek bizi yakıyor. Bu şehirden boşuna o kadar şair çıkmamış azizim dertten çok ne var ama bakın işte etrafa derdiyle dertlenen yok!